Patriklik seçiminin gündemi tamamen işgal etmeye başladığı şu günlerde adaylar ve adayları destekleyenler arasındaki tartışmalar, bildiriler ve açıklamalar peşpeşe gazetemiz yazı işlerine gönderiliyor. Tartışmanın düzeyinin ve kullanılan dilin cemaatimizin kadim gelenek ve göreneklerine uygun olmadığını üzülerek tespit etmekle birlikte gazetecilik görevimizi yerine getirmek adına bize gönderilen bildirileri olduğu gibi, değiştirmeden okurlarımıza sunuyoruz. |
DEĞABAH SAHAK SRPAZAN MAŞALYAN İLE GÜNDEM ÜZERİNE… Patriklik seçimi süreciyle ilgili oldukça fazla soru ve sorunların biriktiğini görerek, bilgi kirliliğinin yarattığı boğucu bir sisin ortalığı kapladığı bu dönemde şahsım Sahak Episkopos Maşalyan, Patriklik Kaymakamı (Değabah) olarak bana yöneltilen sorulara yanıt vermek istiyorum. Özellikle Karekin ve Sebuh Srpazanların son çıkışları ışığında bazı temel konulara farklı bakış açısıyla da bakmanın mümkün olduğunu halkımıza anlatmak zorunluluğu doğmuştur. TALİMATNAME GELDİĞİNDE SORUN OLDUĞUNU BELİRTTİNİZ. BİR HAK İHLALİ OLDUĞUNU TESPİT ETTİNİZ. HATTA İS- Ben Talimatnameye ilişkin duyurumda sorun olduğunu belirledim ve bu sorunun nasıl aşılması gerektiğini de belirttim. Bu tek başına Değabah’ın bir sorunu değildi. Duyurumda şunu söylemiştim: “Şahsım Değabah olmakla birlikte aynı zamanda bir patrik adayıdır. Talimatnamenin bu şekliyle şahsıma ve makama bağlı diğer episkoposlara seçimde, haksız bir avantaj sağlama olasılığı vardır. Bir sorun olduğu açıktır. Hepimizin en uygun çözümü bulabilmek gibi tarihi bir yükümlülüğü olduğu da bir hakikattir. Bu sorunlu hususun değerlendirilerek bir sonuca bağlanmasının tarihi sorumluluğunu tek başıma üstlenmem söz konusu olamaz. İlgili mercilerimizle her düzeyde, özellikle Seçim Müteşebbis He- Açıklamamda da belirttiğim gibi bu süreç; Seçim Müteşebbis Heyetiyle birlikte diğer ilgili mercilerimiz olan Müteşebbis Heyeti göreve çağıran Ruhani Meclis (9 üye), Kilise Yönetim Kurulları başkanları, Değabah ve Değabahı seçen Ruhaniler Genel Meclis ile müzakere edilerek karara bağlanmıştır. Buralarda yapılan karşılıklı tartışma ve oylamalar sonucu bu talimatnameyle devam edilmesi ve 11 Aralık’ta Patrik seçiminin yapılmasına karar verildi. Sonuç hiçbirimizin içine sinmemekle birlikte demokratik süreçlerle varılan bu ortak görüşe, halkımızın büyük bir kısmının anlayışla karşılayarak onay verdiğini görüyoruz. ANCAK SİZ DE DEĞABAH OLARAK AĞIRLIĞINIZI KOYDUNUZ VE BÖYLE BİR KARAR ÇIKMASINDA ÇOK ETKİLİ OLDUNUZ GİBİ BİR ALGI VAR. İTİRAZ EDİLMEMESİNİN BİRİNCİ SORUMLUSU SİZ OLABİLİR MİSİNİZ? Bu eleştiri veya yoruma ne yazık ki katılamıyorum. Ne birinci sorumluyum ne de tek sorumluyum. Ben bu tartışmanın taraf- İlk görüş; itiraz edilmeliydi. Benim de belirlediğim gibi, “Daha önceki 1961, 1990 ve 1998 seçim talimatnamelerinde “babadan Türk” olan yurtdışı episkoposlarına sağlanan patrik seçilebilme olanağı, mevcut Talimatnamede yer almamaktadır. Bu durum seçim ortamını fakirleştirecek ve halkımız daha geniş bir aday yelpazesiyle bir seçim yapabilme olanağından mahrum kalacaktır. Üstelik ruhban okulu olmayan ve çok sınırlı sayıda din adamı yetiştirebilen Patrikliğimizin gelecekte patrik adayı bulmakta büyük sıkıntı çekeceğini de göz önünde bulundurmak zorundayız.” İkinci görüş ise; itiraz edilirse seçim öngörülemez bir şekilde uzayabilir şeklinde. Bu durumda yıllar boyu seçim yapmamız mümkün olmayabilir. Patriksizliğe artık halkımızın ve sistemin tahammülü kalmadı. Talimatnamenin öngördüğü üç mümkün adayla seçime gidilmeli ve cemaat olarak önümüzü görmeli; biriken ve devleşen sorunlarımızı vakit kaybetmeden çözmeye başla- Görüldüğü üzere ikinci tez hiç de yabana atılır bir görüş değil. Geleceğimizi kökten ilgilendiren ve sessiz çoğunluğun arzuladığı bir görüştü. İyi olmayan iki seçenekten birinin diğerinden bir nebze daha iyi olduğu kararıydı. Benim de savunduğum tezdi. YETKİLİLERLE YUMUŞAK BİR ÜSLÜPLA BU KONUDA KONUŞULABİLİR VE EN AZINDAN ONURLU BİR DURUŞ ADINA İTİRAZ EDİLEMEZMİYDİ. Özellikle belirtmek isterim ki, yetkililerle sözlü diyalog ve yumuşak üslup her zaman mevcuttu ve halen de mevcut. Resmi merciler Müteşebbis Heyetle, özellikle Heyet başkanıyla talimatnamenin yazılmasının her aşamasında çok olumlu ve yapıcı bir diyalog içindeydiler. Heyetin, delege sayısının artırılması, seçmen ve delege yaşının 18’e çekilmesi ve talimatnamenin daha açık bir dille yazılması gibi pek çok talebi kabul gördü. Hazırlanmış Talimatnameye en son halini vermek üzere İçişleri Bakanlığı yetkilileri Patrikhanede Müteşebbis Heyeti başkanı Sn. Hosrov Köletavitoğlu ve Sarven Sertşimşek’le toplanıp çalışırken ben de oradaydım. 1863 Nizamnamesinin patrik seçilme şartlarından “İstanbul Ermeni Patrikhanesi’ne mahsus episkoposlar sınıfına dahil olmak” şartının ruhanilerimiz ve halkımız tarafından sorun yaratacağı ve buna mutlaka itirazlar yükseleceğinden, mümkünse bunun önceki talimatnamelerin ruhuna uygun düzeltilmesi gerektiği tarafımızdan ısrarla belirtildi. Kendilerinin kesin cevabı bu kuralın bilinçli koyulduğu ve devletin en üst mercilerinin iradesi olduğu ve tartışmaya açık olmadığıydı. Talimatname geldikten sonra da yetkililere, yapılacak bir itirazın kendileri tarafından nasıl karşılanacağı soruldu. Alınan yanıt olumsuzun ötesinde oldukça sertti. Bize başka bir talimatnamenin gelmesinin mümkün olmadığı açıkça belirtildi. YİNE DE ONURLU DURUŞ ADINA İTİRAZ EDİLMELİYDİ, NE KAYBEDERDİK? İtiraz o denli basit bir olay değildi. Yazılı olarak yapılmalıydı. İtiraz dilekçesiyle birlikte seçim süreci donacak ve yanıt gelene kadar askıya alınacaktı. 60 gün yanıt gelmediğinde, belki bir 60 gün daha beklenecek, yine yanıt gelmezse hukuksal süreçler başlatılacaktı. Yani mahkeme açılacaktı. İçişleri bakanlığı mahkemeye verilecekti. Böyle mahkemelerin yanıtlanma süresiyle ilgili bir tecrübemiz oldu. En az sekiz yıl! SEÇİME KATILAMAYAN EPİSKOPOS KARDEŞLERİNİZİN, KAREKİN BEKÇİYAN SRPAZANIN DEDİĞİ GİBİ HAKKI GASP EDİLEN 10 SRPAZANIN HAKLARI NE OLACAK? Gerçekçi olmak adına, Karekin Srpazan bir sıfırı fazla yazmış. Hakikat şu ki, seçime eski talimatnamelerdeki gibi “babadan Türk” olma şartıyla katılmak mümkün olsaydı, patrikliğimiz dışından sadece bir Episkopos katılacaktı. Bu işin pratik gerçeği. Ama içimizden yükselen bazı sesler, teorinin büyüsüne kapılmış, abartılmış aday hakları taleplerini, birkaç yıl daha Patriksiz kalma bedeliyle ödetmek istiyorlar. Muhtemel adayların dokuzu, aklının ucundan bile geçirmiyor patrik olmayı. Hiç geçirmediler. Daha önceki seçimlerde de olaya dahil olmadılar. Böyle bir niyetleri var idiyse ara sıra burada olurlardı bir şekilde. Aslında dürüst olalım, bize hizmet etmek gibi bir sorumlulukları da yok. Çoğu yaş olarak uygun değil ve emekli. On muhtemel srpazandan sadece Sebuh Srpazan patrik adaylığı için niyet beyan etti. Bu değerli, yetenekli ve becerikli ruhanimizin Talimatname şartları nedeniyle seçime katılamaması İstanbul ve patriklik seçimleri için önemli bir kayıp olduğu konusunda benim de hiç şüphem yok. Kendisi bu Talimatnamenin kendi önü kesilme amacıyla verildiğini söylüyor. Doğru olabilir. Ama bu kararla cebelleşmenin, resmi makamlarla süreci zora sokma çabalarının bize zaman kaybından başka bir şey kazandıracağına inanmıyorum. İşte bu benim tarafım! BU DURUŞUNUZ BAZILARINI KIZDIRDI VE BU SİZE OY KAYBI OLARAK YANSIMAYACAK MI? Evet, öyle olacak, biliyorum. Ama liderlik böyle bir şey. Elinizi bağlayıp bir köşede sessiz oturamıyorsunuz. Ben susayım, herkes konuşsun, tartışsın. Bu arada ben de fırsattan faydalanır, aradan sıyrılırım, diyemezdim. Ben pek çok ortamda söylediğimi tek- PEKİ BU TARTIŞMADA ARAM SRPAZAN’IN DURUŞ SERGİLEDİĞİ TARAF NEYDİ? Biz bu konuyu müzakere ettiğimiz her ortamda Aram Srpazan, “Talimatname ile seçime gidilsin” kararının arkasında durdu. Ruhani Mecliste, Ruhaniler Genel Meclisinde, Yönetim Başkanları ve Müteşebbis Heyet toplantısında, tek bir itiraz sözü etmedi. SİZE PEK ÇOK KİŞİNİN ŞU ÖNERİSİ OLDU: “BİZ SİZDEN DEĞABAH OLARAK HOŞNUDUZ. BİZ BU HAK MÜCADELESİNİ VERELİM, SİZ DE DEĞABAH OLARAK OTURUN. BİZİM İÇİN SORUN YOK,” DEDİLER. Ama benim için sorun var. Aram Srpazan vekillikte örümcek bağladı ve bu bize çok pahalıya mal oldu. Sahak Srpazan da Değabah olarak örümcek bağlamaya hiç niyetli değil. Biraz gayret, seçim tarihine çok az kaldı. Patriğimizi artık seçelim ve büyük bir kamburdan cemaatimizi özgür kılalım. KAREKİN VE SEBUH SRPAZANLARIN MEVCUT HER İKİ ADAYIN DA SEÇİME KATILMAMALARI YÖNÜNDEKİ ÇAĞRISINI NASIL KARŞILIYORSUNUZ? Yukarıdaki açıklamalarımın ışığında ele aldığımızda, bilerek ya da bilmeyerek Karekin ve Sebuh Srpazanlar çözümsüzlüğü bize bir çözüm olarak sunuyor. Yıllarca sürecek ve sonucun ne olacağı meçhul bir kaos ve bekleme süresini göze alamayız. Ucu açık soyut bir “hak arama” adına, somut olarak 11 Aralık’ta Patrik seçme hakkımızdan vazgeçemeyiz. Cemaat olarak bunu kaldıra- |
DEĞİŞİME YÜRÜYELİM |
Türkiye Ermenileri 85. patriğinin seçim süreci, toplumsal yaşamımızda geleceğe dair ciddi endişeleri gündeme getiren bir dönemin kapılarını aralamış bulunmaktadır. Bu dönemi minimum zarar ve kayıpla aşabilmek için hepimize sorumluluk düşmektedir. Bugün artık gerçekçi bir değerlendirmeyle, yolumuza devam etmek için sağlıklı bir muhakeme yapmak zorundayız. Bugüne dek cemaat yaşantımızda, ruhanilerin görev başına getirileceği seçimler zamanında hep tarafsız kalmayı yeğledik. Mevcut patrik seçimi sürecinin başlangıcında da aynı ilkeye sadık kalma eğilimindeydik. Nitekim bu niyetimizi, Karagözyan Vakfı Kınalıada Dinlenme Evi’nin geçtiğimiz Temmuz’da gerçekleşen resmi sezon açılış yemeğindeki konuşmamızda da belirttik. Hatta kişisel bir sohbette bu yaklaşımımızı Patrik Kaymakamı Sayın Episkopos Sahak Maşalyan ile de paylaşmayı uygun görmüştük. Ancak aradan geçen zaman zarfında toplumumuz bir dizi olumsuzluğa, entrikalara ve haksızlıklara tanıklık etmiş bulunmaktadır. Her kesimde haklı infial yaratan bu olumsuzluklar, çoğu insanı olduğu gibi, bizi de gayri ihtiyari olarak taraf haline getirmiş durumdadır. Bizi tarafsızlık kararımızı gözden geçirmeye zorlayan koşullar herkesin malumu olsa da, bu aşamada gerekçelerini cemaatimizle ayrıntılı olarak paylaşmayı zorunlu addetmekteyiz. Dolayısıyla aşağıdaki noktaları kamu oyumuzun dikkatine sunmak arzusundayız. 1- Mevcut adaletsiz seçim ortamının baş müsebbibi Sayn Episkopos Maşalyandır. Bu tartışmasız gerçekten dolayı kendisinin karşısındayız. Kendileri daha yakın geçmişte, lağım kokuları geldiğini iddia ettikleri bir kurumun başına geçmekte mahsur görmemişlerdi. Toplumumuzun bunları unuttuğu ya da bunlar üzerinden bugün üretilen gülünç popülizme inandığı sanılmasın. Toplumumuzun bu gidişatı hazmedemeyeceği aşikardır. 2- Bu dörtlü çıkar ittifakı önümüzdeki dönemde cemaatimizi, tüm kurum ve kuruluşlarımızı tahakküm altına alma arzusundadır. Biz başkalarının etkisi altında kalacak, başkaları tarafından yönlendirilecek bir patrik istemiyoruz. Biz Patrikhaneye bir emanetçi aramıyoruz. Biz Patrikhanemizi ne oldukları belli olmayan, muğlak statülü insanlara emanet etmek istemiyoruz. Biz bir lider seçeceğiz. Geleneklerimiz doğrultusunda patriğimiz cemaatimizin lideri konumundadır. Hem hizmetleriyle toplumsal yaşantımızı canlandıracak, cemaatimizin sorumluluğunu taşıyabilecek, hem sorunlarımızın çözümü için irade ve kararlılık sergileyebilecek, hem de temsil kabiliyetiyle devletimize katkı sunabilecek, güçlü bir lider seçeceğiz. Başkalarına emanetçilik yapacak birisini asla kabul etmeyeceğiz. Bugün vardığımız noktada madem seçimi ertelemiyorsunuz, madem bu skandal talimatnameye itiraz etmiyorsunuz, diyalog yoluna giderek onu aşmayı dahi denemiyorsunuz, madem ruhani biraderlerinizin hakkını aramıyorsunuz ve madem hiç bir sorgulamada bulunmadan, çocuklarımızın geleceğini mevcut kısırlığa mahkum ederek bu seçimi gerçekleştirmek istiyorsunuz, bizlerin de size verecek cevabımız olacaktır ve bu cemaat o cevabı size sandıkta ziyadesiyle verecektir. 3- Tüm toplumumuzun, sandık başına gidecek olan tüm cemaat mensuplarımızın şunu bilmesini yararlı buluyoruz: Aram Srpazan’ın bugün artık şekillenmiş bir vizyonu, kafasında netleşmiş bir yönetim modeli var. Cemaat yaşantımızda olandan alarak, olmayandan ise hiç bir şey almadan, insanlarımıza hizmet üretmek ve yine bu yolla gençlerimizi çekmek. Okullarımızdan kiliselerimize kadar yaygınlaştırılmasını ön gördüğü model budur. Biz bu vizyonu sonuna kadar destekliyoruz ve bu sayede cemaatimizin daha farklı bir geleceğe kavuşacağına inanıyoruz. Gelin Aram Srpazanımız’a güç verelim, çevresinde kenetlenelim ve hep birlikte toplumsal bir değişime yürüyelim. Saygılarımızla... Dikran GÜLMEZGİL |
EPİSKOPOS SAHAK MAŞALYAN’A ZORUNLU BİR YANIT |
Ruhani biraderim, Patrik Kaymakamı Episkopos Sahak Maşalyan bugün sosyal medyada bir açıklama yapmış. Konu malum: Patrik seçimi sürecinde talimatname gereği yurtdışında bulunan adaylara konulan engel. Bu bağlamda yapılan açıklamanın içeriğinde birden fazla vesileyle şahsıma gönderme yapılmış durumda. Şu kritik süreçte kimseyle polemiğe girme hevesinde olmamakla birlikte, kısaca bazı hususları toplumumuzun dikkatine sunmak arzusundayım. 1- 2- 3- Hayır! Hayır! Hayır! Lütfen artık kendinize çeki düzen veriniz. Bırakın halkımızı manipüle etmeyi, bırakın bu toplumun iradesinin önüne yeni yapay engeller çıkartmayı. Sakin ve dürüst olmayı deneyin ki her şey daha kolay yürüsün. |